“Ah, size eşlik etmeyi çok isterdim çocuklar, tam şimdi, günün bu saatinde; hem akrep ve yelkovan gün batımını müjdelerken, ne çok isterdim bir bilseniz... Bir kahve daha, dumanı üstünde... Caddeden geçen insanların telaşı, geleceğin korkunç gölgesinden uzakta... Hem de bugünde kalarak, hiçbir şey düşünmeden, ne çok isterdim ama yapamam, dışarı çıkamam, çok üzgünüm.” Belki yakın bir gelecekte... Belki de çok yakın... Ânın bir yansıması diyebileceğimiz sanal bir gelecek kurulsaydı; bu sanal gelecekte kişisel ihtiyaç ve çıkarlarımızın insanlığın topyekûn çıkarlarından daha değerli olamayacağı dikte edilseydi... Denseydi ki, ‘İnsanlığın tek bir hedefi olmalıdır, o da sürdürülebilir yaşamı sonsuza kadar savunmaktır.’ Bunun için kardeşler, arkadaşlar ve hatta aileler; yeşiller, maviler ve kırmızılar olarak bölünseydi, parçalansaydı... Acı çekmek yasaklansaydı, sevinmek, sevişmek yasaklansaydı... Kahve içmek bile... İnsanlar sokaklardan çekilseydi... Herkes en kötüsünün hep başkalarının başına geleceğine inansaydı. En kötüsü olduğunda korkacak vakitleri kalmasaydı...
Tanıtım Metni