Aplay Suite, anlatıcısını yiyen bir anlatı; okurun acımasız okuyuşlarıyla tamamlanan bir büyüsü var. Okuyacaksanız, dikkat edin: siz okudukça yazarın ruhu sızlayabilir. Gerçi o da biraz bunu istiyor gibi. Öykü ile deneme arasında gidip gelen bir formda yazılmış bu öyküler, yazı ile var olma arzusunun, yazarlık saplantısının, edebiyatın kutsal ama kıyıcı/yıkıcı doğasına dair derinlikli, ironik ve postmodern bir “ben anlatısı” kuruyor. Mustafa Aplay, kendi varyasyonlarını farklı öykülere yerleştirerek bir yazarlık miti inşa etmeye çalışıyor. Bunu; ironik bir kurgu çatısı altında, didaktik olmadan; karakterin iç sesiyle, mizahla, groteskle, parodiyle ve zaman zaman edebiyat dünyasının absürtlüğüyle harmanlayarak sunuyor. Sait Faik’in sert gölgesi, Yücel Balku’nun şeytani kurguları, Bilge Karasu’nun Dil’i, Feyyaz Kayacan’ın iç burkan tuhaflığı; hepsi metnin damarlarında dolaşıyor. Ancak bu kitap bir taklitler senfonisi değil, bir zincirin halkası, bir lanetin devamı. Genç bir anlatıcının edebiyatla kurduğu kirli, trajikomik ilişki ve okurun yazara hükmettiği tersyüz edilmiş bir edebiyat evreni absürt bir mizahla inşa ediliyor.
Tanıtım Metni