George W. Bush’un, bazı siyaset bilimciler tarafından “darbe” olarak da nitelendirilen bir seçimle (20 Ocak 2001) ABD başkanlığına getirilmesi, aynı zamanda yeni muhafazakârların da Hıristiyan köktencilerle ittifak halinde ilk kez ve doğrudan iktidara ulaşmalarını sağlıyordu. Ancak yeni muhafazakârların Amerikan elitinin üzerindeki etkinliği Bush yönetimiyle sınırlı olamayacak bir genişlik ve tarihsel derinliğe sahipti. Kökleri 1960’lı yıllara kadar gidiyordu. Türkiye’de ise Recep Tayyip Erdoğan “darbe” olarak nitelendirilebilecek bir seçimle Başbakan oldu. Böylece “ılımlı İslam” denilen bir siyasal İslamcı hareket Türkiye’de ilk kez doğrudan iktidara ulaşıyordu. Tıpkı ABD’de olduğu gibi onların da kökleri 1960’lı yıllara kadar gidiyordu... İşte bu bağlantılar nedeniyle AKP’nin ortaya attığı “muhafazakâr demokrasi” kavramı Avrupa muhafazakârlığından çok, Amerikan yeni muhafazakârlığına daha yakın duruyor. Merdan Yanardağ gözden geçirip genişlettiği Yeni Muhafazakârlık Neo-Conlar – Dünyada ve Türkiye’de Post-Modern Gericilik adlı çalışmasında, ABD ve Türkiye’nin iç-dış politikasının yeniden yapılanmasında önemli rol oynayan yeni muhafazakârlık konusunu felsefi, siyasal, tarihsel ve örgütsel düzeyleriyle ele alıyor.
Tanıtım Metni