Bazı savaşlar cephede başlar, kalpte kaybedilir. Tümgeneral Halil Uluant’ın yegâne kızı, gazeteci Hilal Uluant, İkinci Karabağ Savaşı’nın tam ortasında sadece haber değil, hakikat arıyordu. Elinde mikrofon, yüreğinde cesaretle cepheye gittiğinde tek amacı sesi duyulmayanların sesi olmaktı. Ama attığı bir adım, onu bilinmeyen bir geçide düşürdü. Ve o geçitte, sadece toprak değildi üzerine kapanan. Geçmiş, korkular ve düşmanla yüzleşme de üstüne yığıldı. Hilal'in yolu, beklenmedik biriyle kesişti. Yasak olanla. Düşmanla. Bir kadının yalnızca hayatta kalmaya değil, inandıklarını korumaya da çalıştığı ama kalbinin bazen en doğru bildiğini bile reddettiği bir hikâye bu. Felah, Karabağ’ın sisli dağlarında yankılanan bir kimlik arayışı, bir vicdan savaşı ve düşmanın gölgesinde büyüyen bir aşkın hikâyesi.
Tanıtım Metni