Bağımlılık bir oyundur. Sonu belli olan ama yine de denemenin göze alındığı bir oyun. Bağımlılık, tek kişilik bir oyun değildir. Çok fazla kişinin rol aldığı bir gösteridir. Oyunu seyretmek de, oyunun içinde olmak da keyifli değildir. Ama oyun sürekli sahnelenir. Bağımlılık oyununu bir tahterevalli olarak düşünün. Bir denge söz konusudur. Birisi tahterevalliden inecek olursa, bu durumda denge bozulur, oyun biter. Tabii ki tahterevalliden birisinin kalkması durumunda diğeri yere düşebilir. Oyunu bozmak için birinin dengeleri bozması gerekir. Dengeyi bozan kişi, bozulan dengenin sonucuna da katlanmayı kabullenmelidir. Yeni dengeler kuruluncaya kadar kaos dönemine katlanmak şarttır. Hayat bir oyundur. Ama bazı oyunlar, zarar verebilir veya hoşa gitmez. Her tarafın keyif aldığı oyunu oynamak önemlidir. Ama bir oyunu bozup yenisini kurmaya çalıştığınız zaman bir süre oyun oynanmaz. Oyunsuzluğa da katlanmayı bilmek gerekir. Bazen oyunda birisi küser gider. Diğerleri onu tekrar oyuna çağırır. Israr eder, bir daha yapmayacağını söyler. Biraz sevimlilik yapar. Küsen ise küsmeye dayanamaz, tekrar oyuna döner. Ama aslında hiçbir şey değişmemiştir. Küsüp giden için oyun ne kadar zevksizse, küstüren için oyun o kadar zevklidir. Oyunun devamı, küstüren için ana hedeftir. Bir şekilde oyunun devamı gereklidir. Küstüren, aslında küseni oyunda tutmak için her şeyi yapar.
Tanıtım Metni